Herkese merhaba! Yılın en büyük olayı olan dünya moda haftaları başladı. New York Moda Haftası her zamanki gibi moda haftalarının başlangıç noktası oldu ve yine dünyanın en renkli şehirlerinden biri olan New York’ta ünlü moda bloggerları sokak modasını belirlemeye başladı. Birbirinden farklı markalara ev sahipliği yapan New York Moda Haftası’na gelin birlikte göz atalım. 

Hello, everyone! The biggest event of the year, World Fashion Weeks, has begun. New York Fashion Week, as usual, became the starting point for fashion weeks, and in New York City, again one of the most colorful cities in the world, famous fashion bloggers began to set Street Fashion. Let’s take a look at New York Fashion Week, which is home to different brands.

 

CHRISTIAN SIRIANO

Koleksiyon, daha çok koyu paletiler, deri chokerlar ve parlaklığın isyankar havası hakim. Punk bir his uyandıran koleksiyonda geçmiş koleksiyonların parlak tonlarından ve yumuşak silüetlerinden sert bir geçiş gözleniyor.Sanki gerçek kıyafetlerden daha çok heykellere benzeyen silüetleri izliyormuşsunuz hissi uyandırıyor. 

The collection is mostly dominated by dark palettes, leather chokers and a rebellious air of brilliance. Evoking a Punk feel, the collection features a harsh transition from the bright tones and soft silhouettes of past collections.It makes you feel like you’re watching silhouettes that look more like sculptures than real clothes.

 

 

MONSE

Fernando Garcia ve Laura Kim, sonbahar 2020 koleksiyonunu “mutlu serseri ” olarak tanımladılar. Modeller kısa çizmeler üzerinde çeşitli parçalar birleştirilerek ve kancalı iğneler ile tutturulmuş takım elbise giyiyorlardı. Defilenin açılışını yapan ve omuzdan farklı kesimi ve kumaş ilavesi ile Monse’nin tarzını yansıtan trençkot, yine en çok satılanlar arasında yerini alacağa benziyor.

Fernando Garcia and Laura Kim have described their autumn 2020 collection as a “happy bum.” The models wore suits, with various pieces joined together on short boots and fastened with hooked pins. The trench coat, which opens the fashion show and reflects Monse’s style with its different cut and fabric addition from the shoulder, will again take its place among the bestsellers.

 

 

RAG & BONE

Rag & Bone bu defilesinde eğlenceli modundan çıkıyor ve İngiliz terziliğini, askeri zımbaları ve dayanıklı iş giysileri ile güncellemenin yeni yollarını bulma becerisine gözler önüne seriyor. Bazen salaş tarzıyla bazen de daracık elbiseleri ile dikkatleri üzerine çeken ve kafalarda oluşan  “Rag & Bone kadını kimdir” sorusuna yanıt veren bir defile gözler önüne seriliyor.

Rag & Bone moves out of its fun mode at this fashion show, revealing its ability to find new ways to update British tailoring with military staples and durable workwear. A fashion show that answers the question of “who is the woman of Rag & Bone” is displayed in the heads, sometimes drawing attention to her slinky style and sometimes with her skintight dresses.

 

 

LONGCHAMP

Longchamp’ın kreatif direktörü Sophie Delafontaine Parisli olmasına karşın bu New York’taki ilk defilesiydi. 70’lere gönderme yapmış olduğu koleksiyonu 70’lere gönderme yapan defile mekanıyla oldukça uyumluydu. İlk başta aksesuar markası olarak doğmanın vermiş olduğu avantajı defilesinde kullandığı ayakkabı ve çantalarda görmek mümkün. Markanın hit parçası olarak adlandırabileceğimiz çantası “le pliage” farklı boyutları ile bu sezon da yine karşımıza çıkıyor.

Sophie Delafontaine, Longchamp’s creative director, was from Paris, but this was her first fashion show in New York. Her collection, which she referred to in the ’70s, was quite compatible with the’ 70s fashion show venue. At first, the advantage of being born as an accessory brand can be seen in the shoes and bags used in the fashion show. The bag “le pliage”, which we can name as the golden item of the brand, comes across again this season with its different dimensions.

 

 

HELMUT LANG

2020’ye girerken, moda kurallarının değişmesi gerektiği açık. Helmut Lang’in kreatif direktörü  Thomas Cawson ve ekibi, 2020 sonbaharında bunu kalpten görüyor gibiydi: böylece bir moda sunumunu defileden çok sanata çevirmeye karar verdiler ve defile bir sokak gösterisine dönüştürüldü. 

As we enter 2020, it’s clear that fashion rules need to change. Thomas Cawson, Helmut Lang’s creative director, and his team seemed to see this from the heart in the fall of 2020: so they decided to turn a fashion presentation into art rather than fashion show, and the fashion show was turned into a street show.

 

 

BANDON MAXWELL

Brandon Maxwell gösterileri genellikle oldukça ayrıntılı işler ortaya koyuyor, ancak bu kez yeni bir standart belirlediğini görüyoruz. Bu sefer kendi tezahürat bölümünü bize sergiliyor. Daha net olmak gerekirse, Netflix serisinden Lexi Brumback ve Gabi Butler ön sıraya oturmuş, mankenler podyuma çıktığında alkışlamaya başlıyorlar. Çevredekiler bu olayı gülümseyerek karşılıyor. Kıyafetlerin de bu gösteriyi tam olarak destekler nitelikte olduğunu görüyoruz. Bu, Maxwell, kadınların günlük yaşamlarında rahatça giyinmelerini sağlayan oldukça geniş bir koleksiyon hazırlamış. 

Brandon Maxwell shows often reveal fairly elaborate works, but this time we see him setting a new standard. This time he’s showing us his own cheering section. To be clearer, Lexi Brumback and Gabi Butler from the Netflix series are seated in the front row, beginning to applaud when the mannequins take to the catwalk. People around here are smiling. We also see that the outfits fully support this show. This is Maxwell, who has compiled a fairly large collection that allows women to dress comfortably in their daily lives.

 

 

TORY BURCH

Tory Burch Sonbahar 2020 koleksiyonu, Burch ve DiMattio gibi iki tasarımcı zeka bir araya geldiğinde nasıl bir koleksiyon ortaya çıkar sorusunun yanıtı gibiydi. New York’lu sanatçı Francesca DiMattio’nun hazırladığı 3 boyutlu çiçeklerlerle bezenmiş elbiseler, uzun pilili etekler, sökülmüş gibi görünen kazaklar ve el yapımı çantalar hem kendi hem de Burch’un tarzını bir arada sunmayı başarmış. 

The Tory Burch autumn 2020 collection seemed the answer to the question of how a collection would emerge when two designer wits like Burch and DiMattio came together. New York artist Francesca DiMattio’s 3-D floral dresses, long pleated skirts, ripped-looking sweaters and hand-made handbags have managed to bring both her and Burch’s style together.

 

 

TIBI

2006 yılından bu yana New York Moda Haftasında yer almayan TIBI, bu sezon yer almaya karar veriyor.  Amy Smilovic neden olarak karmaşık bir sebep öne sürmüyor; sadece  yeni bir şey denemek gerektiğini ve bu yüzden böyle olduğunu söylüyor. 

TIBI, which has not appeared at New York Fashion Week since 2006, is deciding to take part this season.  Amy Smilovic doesn’t put forward a complicated reason as to why; she just says that she needs to try something new, and that’s why it’s like this.

 

 

SIES MARJAN

Kreatif direktör Sander Lak kırsal fikirler üzerinde sonbahar 2020 koleksiyonunu temalandırmış. Koolhaas gibi, Lak bir duygusallıktan daha akılcı bir şekilde moda ile ilgili olarak kırsal bölgeler üzerinde kendi araştırmasını gerçekleştirdi.

Creative Director Sander Lak has themed his autumn 2020 collection on rural ideas. Like Koolhaas, Lak carried out his own research on rural areas in relation to fashion in a more rational way than sentimentality.

 

 

JASON WU

Jason Wu asla yılan derisi baskının bir hayranı olan bir tasarımcı olmadı. Tamamen onun yansıtan bir şey değildi bu. Güzel çiçek desenlerini punk’a her zaman tercih ediyordu. Ama bu sezon, konfor bölgesinden çıkıyor. Kırmızı bir yılan derisi baskının, aşağıdan öne doğru düğmelerle tutturulmuş ipeksi bir elbiseyi süslediğini görüyoruz ve aynı motifi siyah ve beyaz renklerde 1970’lerden kalma bir modaya gönderme yaparak kullandığına şahit oluyoruz.

Jason Wu was never a designer who was a fan of the snakeskin print. It wasn’t entirely his reflection. He always preferred beautiful floral patterns to punk. But this season, he’s coming out of his comfort zone. We see a red snakeskin print embellishing a silky dress fastened with buttons from below to the front, and witness it use the same motif in black and white, referencing a 1970s fashion.

 

 

PALM ANGELS

2020 Sonbahar-Kış koleksiyonu Palm Angels için Amerikan tarzının bir yansıması oldu; özellikle de güney batıya özgü püsküllü süet ceketler, çöl botları, panolar ve tonlarca püskülle donatılmış diğer parçalar tam da Amerikan tarzını yansıtır nitelikte.

The 2020 Fall-Winter collection was a reflection of the American style for Palm Angels, especially the south-west tasseled suede jackets, desert boots, boards, and other pieces with tons of tassels that reflect the American style.

 

 

BEVZA

Herkesin Oscar’a ne giyeceği hakkında konuştuğu bir günde, Svitlana Bevza hepimizi birkaç dakikalığına gerçekliğe uyandırdı. Kendi adıyla çıkardığı markasının renk paleti tüm dramayı ve HollyWood dünyasının da tüm karışıklığını durdurur nitelikteydi. Bu da koleksiyonunu cezbedici hale getirmekte. Onun defilesinde süslü kristallere, dev kabarık eteklere ve gösterilere rastlamak mümkün değil. Kendisinin de tasvir ettiği gibi; sadece zamansız ve herkesin giyebileceği kıyafetler mevcut. 

On a day when everyone was talking about what to wear to the Oscars, Svitlana Bevza woke us all up to reality for a few minutes. The color palette of his own name brand stopped all the drama and all the confusion of The HollyWood world. That makes his collection attractive. It’s impossible to find fancy crystals, giant fluffy skirts and demonstrations at her fashion show. As she himself has portrayed, there are only timeless and available clothes that anyone can wear.

 

 

THE ROW

2006 yılında Mary- Kate ve Ashley Olsen tarafından kurulan The Row, kurucularının tarzını yansıtmaya bu sezon da devam ediyor. Marka, Ashley ve Mary-Kate Olsen’i tanımlamak için gerçekten iyi bir yol. Onların tasarımları kesinlikle zamansız bir kaliteye sahip ve diğer tasarımlar zaman zaman trend olduğunda, onların takım elbiseleri her zaman giyilebilirliği ile adeta bir güvence haline dönüşebiliyor.

Founded in 2006 by Mary – Kate and Ashley Olsen, The Row continues this season to reflect the style of its founders. Brand is a really good way to identify Ashley and Mary-Kate Olsen. Their designs have a decidedly timeless quality, and when other designs are on trend from time to time, their suits can always be transformed into a security with wearability.

 

 

CAROLINA HERRERA

Carolina Herrera ve eşi defileyi seyircilerle izliyordu; çünkü artık tasarım yapma sırası Gordon’da. Gordon, kendi tarzını keşfetmeye devam ederken markanın sahip olduğu ve her zaman yansıtmayı başardığı zarif ve romantik atmosferi kendi genç ve dinamik çizgisi ile harika bir dengede birleştirmeyi başarıyor. 

Carolina Herrera and her husband were watching The Fashion Show with the audience as it was Gordon’s turn to design. Gordon manages to combine the elegant and romantic atmosphere that the brand has and always manages to reflect as he continues to explore his own style in a wonderful balance with his own youthful and dynamic line.

 

 

ZIMMERMAN

Nicky Zimmermann güz için iç açıcı bir koleksiyon oluşturmak için yola çıkmış. İlk model cıvıl cıvıl, kat kat ve renkli şifon elbisesi ile podyuma çıktığında, önümüzdeki beş dakikanın rengarenk bir koleksiyonun gösterimi olacağını tahmin etmek zor değil. Zimmermann’ın koleksiyonu şans takılarından, falcılardan ve batıl inançlardan ilham almış. 

Nicky Zimmermann set out to create a heartwarming collection for the fall. When the first model takes to the catwalk in a chirpy, fold-out and colourful chiffon dress, it’s not hard to predict that the next five minutes will be a display of a motley collection. Zimmermann’s collection was inspired by Lucky Charms, fortune tellers and superstitions.

 

 

3.1 PHILLIP LIM 

New York’taki birçok tasarımcı gibi, Phillip Lim de moda sistemindeki yerini yeniden göz önünde bulunduruyor, artık yeni ve daha fazla düşünülmüş tasarımlar için eski yöntemlerden vazgeçiyor. Bunu göz önünde bulundurarak, Lim geleneksel defile gösterisinden daha samimi bir açık alan defilesine geçme kararını aldı. Klasik tasarımlara getirmiş olduğu taze soluk, koleksiyonunun yeni fikrine nasıl adapte olduğunu kanıtlar nitelikte. 

Like many designers in New York, Phillip Lim is re-considering his place in the fashion system, now abandoning old methods for new and more considered designs. With this in mind, Lim took the decision to move from a traditional fashion show to a more intimate open space Fashion Show. The fresh breath he brought to classical designs proves how his collection adapted to his new idea.

 

 

PROENZA SCHOULER

Bu sezon Proenza Schouler’in Jack McCollough ve Lazaro Hernandez, son koleksiyonlarının yumuşak drapelerinden ve midi etek boylarından uzaklaşmışlar. Koleksiyonlarına daha çok çekicilik katmayı planlamışlar. Tıpkı kısa süren sonbahar gibi, etek boyları da kısalmış. Bir battaniyeden ilham alınarak yola çıkılmış ve ortaya böyle bir koleksiyon çıkmış. Koleksiyonda atkı veya battaniye gibi dolanmış parçaları görmek mümkün. 

This season Proenza Schouler’s Jack McCollough and Lazaro Hernandez have moved away from the soft drapes and midi skirt lengths of their recent collections. They planned to add more sexiness to their collection. Just like the short autumn, the skirts are shorter. It was inspired by a blanket, and it was a collection like this. It is possible to see entangled pieces such as scarves or blankets in the collection.

 

 

VERA WANG

Tamamen bembeyaz bir dairede yaşayan ve sadece siyah kıyafetler giyen Vera Wang, bu kez koleksiyonunda renk kullanmaya karar veriyor. Onun için de çok yeni ve farklı olan bu adım, kendi tarzını da kattığı yeni ve renkli bir Vera Wang ile karşı karşıya kalmamızı sağlıyor.

Vera Wang, who lives in a completely white apartment and wears only black clothes, decides to use color in her collection this time. This step, which is very new and different for her, allows us to face a new and colorful Vera Wang, who also adds her own style.

 

 

GABRIELA HEARST

Tüm koleksiyon geri dönüşümden çıkarılabilir mi sizce? Hem de böylesine güzel bir koleksiyona dönüştürülebilir mi? Gabriela Hearst bu sezonki koleksiyonu ile bize tüm bunların mümkün olabileceğini kanıtlıyor.

Do you think the entire collection can be recycled? Can it be turned into such a beautiful collection? Gabriela Hearst is proving to us that all this is possible with her collection this season.

 

 

COACH

1980 lerin enerjisi geçen sezon Coach’ı ele geçirmişti. Bu sezon da aynı enerjinin hakim olduğunu görüyoruz. Deri pantolonlar, salaş kıyafetler, düşük omuzlar ve kullanılan renk paleti vintage bir görüntü yakalamanın anahtarı olmuş gibi görünüyor. 

The energy of the 1980s had taken over Coach last season. We see the same energy dominating this season. Leather trousers, shabby clothes, low shoulders and the colour palette used appear to have been the key to capturing a vintage image.

 

 

PRABAL GURUNG

Defile beyaz bir smokin ile başlıyor. 70 lere gönderme yapan koleksiyon 2020 yılında zamansızlığını vurgular nitelikte. Yeni koleksiyonunu şehirdeki kutlamalar olarak adlandırıyor  ve bir süredir ortaya koyduğu en çarpıcı kıyafetler olduğunu gözlemliyoruz.

The fashion show starts with a white tux. The collection, which refers to the 70s, highlights its timelessness in 2020. He calls his new collection celebrations in the city, and we observe that they are the most striking outfits he has revealed for some time.

 

 

ECKHAUS LATTA

Mike Eckhaus ve Zoe Latta her zaman farklı tipte insanlar için hayatlarına ve dolaplarına entegre olacak bir marka yaratmaya çalıştılar. Eckhaus Latta her zaman olduğu gibi, kıyafetlerini  zorlayıcı olmaktan ziyade nazik hatlarla tasarlamış, yaptığı yeniliklerin çoğunu da  zamana uydurma gayesi ile belirlemiş.

Mike Eckhaus and Zoe Latta have always tried to create a brand for different types of people that would integrate into their lives and wardrobes. As always, Eckhaus Latta designed her clothes with gentle lines rather than compelling, and determined many of her innovations with the goal of fitting them to the time.

 

 

CHRISTIAN COWAN

Bu koleksiyonu ile Christian Cowan’ın. büyüdüğünü görüyoruz. Geçen sezon harikalar dünyasının bir parçasıymış gibi görünen koleksiyonu bu sezon daha ağır başlı, daha zamansız parçalarla yer değiştirmiş. Yine de kendi tarzını yansıtmayı başarmış. 

With this collection by Christian Cowan. we see him grow up. His collection, which seemed to be part of the world of Wonders last season, has been replaced by more mature, more timeless pieces this season. Yet he managed to reflect his own style.

 

 

MARC JACOBS

Geçmişin kültürel yapısını belirleyip bugüne uyarlamak onun şovlarını bu kadar zorlayıcı hale getiriyor. Tam anlamıyla Marc Jacobs, kendi kendine meydan okuyor ve her sezon daha da dikkat çekici hale geliyor. Çoğunlukla baskılar yok ve en azından günlük giyim söz konusu olduğunda, herhangi bir ekstra veya süslemeden arınmış bir koleksiyon göze çarpıyor. Bizleri alıp önce 60 lara gönderiyor ve sonra 60 ların atmosferini 90 larla birlikte harmanlıyor.

Identifying the cultural structure of the past and adapting it to the present makes his shows so compelling. Literally, Marc Jacobs is challenging himself and getting more and more remarkable every season. For the most part there are no prints, and at least when it comes to everyday wear, a collection free of any extras or decorations stands out. It takes us and sends us to the 60s and then blends the atmosphere of the 60s with the 90’s.

 

Londra Moda Haftası Sonbahar- Kış 2020 yazısında görüşmek üzere. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler…

Hope to see you on London Fashion Week Fall- Winter post. Waiting for your comments. XOXO…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın